Yatır, ölmüş veliler ve mezarları hakkında kullanılan bir sözdür.
Dede; çocuklar için baba ve annenin babası, çok yaşlı erkeklere seslenme sözü, Mevlevi tarikatında çile doldurmuş dervişlere verilen san (lakap ), Alevi ve Bektaşilerde tarikatın büyüğü, İslamiyetten önceki asya ve Ortadoğu topluluklarında kutsallığına inanılan erkeklere verilen lakap, rütbe…
1- Hazreti Hamza Peygamber (A.S.) Kabri: Yeri zamanla unutulmuş, yakın tarihte yeri maneviyattan tespit edilen Hz. Hamza Peygamberin kabri Sazak dağının kuzey yamacında, Kumralı paşa kabrinin 500m kuzeydoğusunda, Bostanyeri köyü hudutları içindedir. İsrailoğullarından olup milattan 800 sene önce Mekkeden 90 kişi ile Hz. Musa dinini yaymak için yola çıkmış, Anadolu’ya gelince Buldan civarında yerli halk tarafından 47 yaşında şehit edilmiştir.
2- Köfün Dede: Aslen Orta Asya Horasan Türklerindendir. Asıl adı Ömer, 98 sene yaşamış, miladi 1538 senesinde vefat etmiştir. Nakşi tarikatından NAZ makamındadır. Mesleği hocalıktır. Buldan evliyalarının reisidir. ( En yüksek makama ulaşandır.) Çocuğu olmayanlara maneviyattan yardım eder. Kabri Buldan asri mezarlığının 800m kuzey doğusu, Toki konutlarına 400, asfalta 150 m uzaklıktadır. Köfün dede Anadolu’ya , İran’ınKufe şehrine uğrayarak geldiği için bu lakapla anılır.
3- Kumralı Paşa Dedesi: Asıl adı Kumral Ali Paşadır. Rütbesi Albay alay komutanıdır. Miladi 1225 senesinde, Bizanslılarla yapılan savaşta şehit olmuş, Buldan’a İstanbul tarafından gelmiş Denizli’de kabri bulunan Mehmet Gazi ve Server Gazi ile aynı akıncı birliği içinde gelmiştir. Kabri Sazak dağı tepesinde Bostanyeri köy hudutu içindedir. Kumralı paşa kabri çevresindeki köylüler ve Buldanlılar her sene sonbaharda , Kuran ve Mevlüt okutur, yemek yedirirler, tören bitiminde; Kumralı paşa asker olduğu için, ruhu şad olsun sevinsin diye silah atarlar. Anı: Yıl 1961-Ankara Mamak Muhabere Okulu; Mayıs ayı Asker Süleyman Şekerci, Kayserili asker arkadaşı Ömer Köse ile bir pazar günü, askeri birlik yakınında bulunan, ormanı olmayan ama tek bir çam ağacı olan, Hüseyin Gazi dağının tepesine giderler. Çam ağacı yanında camız (manda)otlatan bir çoban ile çadırda sohbet ederler. Yaşlı çoban çam ağacı yanında Hüseyin Gazi denilen tek bir kabir hakkında şöyle konuşur; “ Bu mezar Hüseyin Gazi adındaki bir Türk akıncısına aittir. Hüseyin Gazi’nin silah arkadaşlarından biri Erzurumda ki Abdurrahman Gazi bir başka arkadaşı Denizli Buldan’da ki Kumralı paşadır.”
4- Seyit Ali Dedesi: Peygamberimiz soyundan, Hz. Hüseyin soyundan, baba tarafından Horasan Türklerinden olup Miladi 1516 senesinde 73 yaşında vefat etmiştir. Mesleği çobanlıktır. Kabri helvacılar mahallesindedir. Seyit Ali dedesi kabri ile Dalgara Yusuf evi arasında, Hacı İbrahim denilen bir alim zatın kabri vardır.
5- Tekke Dedesi: Adı Ali Rıza, Orta Asya Türklerinden olup mesleği hocalıktır. Miladi 1615 senesinde 82 yaşında vefat etmiştir. Kabri Tekke bağları içindedir.
6- Yayla Dedesi: Horasan Türklerinden olup asıl adı Veli’dir. Mesleği çobanlıktır. Miladi 1648 senesinde 69 yaşında vefat etmiştir. Kabri yayla gölü kenarındadır.
7- Bahçeli Dede: Asıl adı Mehmet, Hindistan’dan gelmiş, mesleği dokumacı, Miladi 1626 senesinde 72 yaşında vefat etmiştir. Kabri Girne mahallesin-Toprakçı Kaşı Mevkiinde.
8- İçme Dedesi: Adı İbrahim, mesleği tüccar, Miladi 1598 senesinde vefat etmiştir. Kabri Bostanyeri köy yolu kenarı, madensuyu kaynağı yanı.
9- Çarşı Dedesi: Adı Ali Rıza, Horasan Türklerinden, mesleği çobanlık Miladi 1748 senesinde vefat etmiş, çocuğu olmayanlara maneviyattan yardımcı. Kabri çarşı camii giriş kapısı 50m karşısı.
10- Süt Dedesi: Asıl adı Ali, 63 sene yaşamış, miladi 1648 senesinde vefat etmiş, mesleği çobanlıktır. Bebeğine sütü gelmeyenlere maneviyattan yardımcı, bu durumda ki insanın kabir yakınında helva-ekmek dağıtması gerekir. Kabri Zafer okulunun 30m doğusu.
11- Bakacak Dedesi: Adı Ömer, Horasan Türklerinden, Miladi 1718 senesinde 81 yaşında vefat etmiştir. Yörüktür mesleği çobanlıktır, tahsilini Mısır’da yapmış. Kabri yayla yolu kenarı.
12- Hacaşı Dedesi: Adı Ayşe, ilçemizdeki tek kadın evliya, kabri şehrin batısında vakıf alanına 300m güneybatısında Cemet mevkiinde Kabalara ait tarla kıyısındadır. Tahmini 1880’li yıllar, Karatosunlar ailesinden genç kız iken namus iftirasına uğramış hiç evlenmemiş, vefat edince bağ evlerinin bahçesine gömülmüştür. Ölmeden önce ve öldükten sonra kerametleri görülmüştür. Genç bir kadın kabri olduğu için çevresine uzun yıllar yetişkin erkek cenazesi gömülmemiştir, çocuk ve kadın cenazeleri gömülmüş. Hacaşı dedesine saygıdan yetişkin erkek cenazeleri Bakacak yada şehir kabirliğine gömülmüştür. En son gömülen yetişkin kadın cenaze, dondurmacı Samimet’in anası Emine Karacaoğlu-1944. Çil Osman Karatosun’un babası Mustafa Karatosun’un kabri vakıf bahçeleri girişinde iken yayla köy yolları genişletmesi sırasında 1945 yılında kabiriHocaşı dede yakınına taşınıyor. Yetişkin erkek olarak 1986 yılında Hardal Sarı Mustafa Erkaraca, Hacaşı dede yakınına gömülüyor. Süleyman Tüner 1930 yılında 8 yaşında iken ölünce Hacaşı dede yakınına gömülüyor ama kardeşi Dondurmacı Musa Tüner (1933-1990) bu kabiri 1984 yılında yetişkin bir erkek kabri gibi tamir ettiriyor, büyük yapılıyor. 1980’li yıllara kadar Hacaşı dede çevresindeki bağ-bahçe sahipleri atalarından gelen bir gelenek olarak Hacaşı dedenin kabrinin yanındaki ağaç dalına bir fener asarlardı.
Hikaye: Dört arkadaş kahvede sohbet ederlerken, laf-sohbet dönmüş dolanmış Hacaşı dedeye gelmiş. Bu grubun içinde Aydın Söke’ye ticarete giden bir esnaf varmış. Bu esnaf “ Kadından esnaf olmaz.” diye itiraz etmiş. 1940’lı yıllar. Bu esnaf kahvehane sohbetinden birkaç gün sonra Söke’ye ticaret için satacağı dokumaları hazırlamış, atlarına sarmış, gece yarısında evinden yola çıkmış. Gideceği yol güzergahı: Buldan-Vakıf alanı Cemet-Çatak köyü-Aktaş köyü( Mestan)- Murat dağı-Kuyucak-Nazilli-Aydın-Söke… Evinden çıktıktan sonra vakıftan geçer, koca çam ağacını geçince; güzel nur gibi parıldayan, sarı uzun saçlı ama yüzünü göstermeyen genç bir bayan elinde feneri ile esnafın önünde yürümeye başlamış. Koca çam ağacı, 1994te ki büyük yangında yandı ve kesildi. 950 yaşında olduğu tespit edildi. Hacaşı dedesi 100m batısındaki Kabalar çeşmesi yanında birden kaybolmuş. Esnaf gecenin karanlığında etrafına epey bakınmış genç kadını görememiş. Yoluna devam etmiş. Ticaretini yapmış evine geri dönmüş ama yaşadığı bu olayın etkisinden kurtulamamış. Ertesi günü kahvehaneye çıktığında, yaşadığı olayı arkadaşlarına anlatmış. Hacaşı dede denilen evliyanın varlığına inandığını söylemiş.
Hikaye: Karatosunlar ailesi Cemet’te ki bağlarına göçtükten sonra ailenin yeni evli gelini hergün akşam karanlığında on dakika kadar bağ evinden uzaklaşır gözden kaybolurmuş. Gelinin kocası ile kocasının ailesi bu olaya bir anlam verememişler, “Gelin bir erkek ile mi buluşuyor” şeklinde değerlendirmeye başlamışlar. Çevre bağ-bahçede yaşayan bazı takva insanlar ise akşamın alacakaranlığında Hacaşı dedesi kabri yanında eli kınalı bir gelinin, genç sarışın uzun saçlı bir kızın saçını taradığını görürlermiş. Gelinin kocasının ailesi, gelini nereye gittiğini söylemesi için sıkıştırmaya başlamışlar. Gelinin tek söylediği ise “Kötü bir şey yok!” sözü imiş. Bir gün gelini o kadar çok sıkıştırmışlar ki gelin gerçeği söylemiş, ruhunu hemen oracıkta teslim etmiş. Cenazesini Hacaşı dede kabri yakınına gömmüşler.
13- Haceli Dedesi: Adı Süleyman, mesleği esnaf, 1620 doğumlu 92 yaşında vefat etmiştir. Kadiri tarikatında. Kabri Göğüs Hastalıkları Hastanesi batısındaki tepede Sepet Nazmi (Şuan Dumbal Ali’de) bağı kenarında.
14- Karatosun Ahmet Dede: (1830-1916) Ölümünden sonra talebesi Saraç dede’nin bez üzerine yazdırarak türbesine astırdığı kitabe şöyle; Hüvelbaki, Kutbul arifin gavsul vasilin, Hale-i uşşaki sırrı samedani, Sayyidina hazreti pir Abdulkadir-i Geylani hankahıpostneşini, Şeyh AhmediBüldan Hazretleri… Eğitimini İzmirde yapmış, Kadiri tarikatına katılmış, belirli merhaleler aldıktan sonra aşırı çalışkanlığı ve Allah’ın nasip etmesiyle, şeyhi kendini kontrol edemez olmuş. Buldan’a ailesine haber göndererek biran önce evlendirmelerini böylece kösülerek kendini kontrol edeceğini söylemiş. Buldan’a geldikten sonra Bahçeli dedenin talebelerinden Gayretli Ahmet babaya talebe olarak ders ve icazet almıştır. Gayretli Ahmet babanın bazı talebeleri: Derviş Ali, Derviş Hasan, Paşa Habip, Karatosun Mustafa( kardeşi ), Molla Bekir, Hüdü Mehmet Karatosun Ahmet dede, Helvacılar mahallesindeki evinde irşata başlar. Talebe yetiştirir, dersler verir, Yıkıklar camiinde ders verirmiş. Derviş Ali dede de evlerinin bitişiğindeki misafirhanede (Dervişaliler yaren evi) ders verirmiş. Karatosun dede Buldan dışından gelenlerin 30m yakındaki misafirhanede kalarak yanına gelmemesinden, talebelerine ve halka faydalı olamamaktan üzüntü duymuş, talebesi Saraç dedenin Bursa mahallesindeki evine taşınmıştır. 1916’da vefat edince, talebe yetiştirdiği odaya gömülmüştür. Bursa mahallesi 1964’te heyelanda kayınca Karatosun Ahmet dedenin kabri 1967 yılında kaldırılarak Buldan asri mezarlığına, ana giriş kapısı sağdan ikinci yol 50m ileri sağda gömülüdür.
15- Hacı Ali Baba: Ölüm 1341/1925 Kabri Helvacılar mahallesindeki türbesinde.
16- Saraç Dede: (Seyfi Baba) Asıl adı Halil (1855-1958) Kadiri tarikatında, Karatosun dede talebesi. Kabri Asri kabirlikte büyük havuza yakın.
17- Ama Hoca: Asıl adı Mehmet Bakır, Konya Ermenek’ten Alaşehir’e gelmiş oradan Buldan’a geliyor, dört sene kalıyor, İzmir Bornova’ya gidiyor. Birkaç sene sonra da Ödemiş’e gidiyor. Kabri Ödemiş mezarlığındadır. Ekberi tarikat şeyhidir. Peygamberimiz soyundan, Seyit olur. Gözleri geçirdiği hastalıklar sebebiyle küçük yaşta kör olmuştur. Sülalesine Hocaoğlu derler. Ama hocanın talebelerinden bazıları; Derviş Mehmet, Mehmet Tengiz, Çil Osman, Mustabey amca, AliksanMustak hoca, KocadokurMestan, Araplı Kamil, Serdar Mehmet, Halil İbrahim Demirlioğlu..
Hikaye: Ama hoca ikinci dünya savaşı başladığında Buldan’dadır ve devlet başkanı Milli Şef İsmet İnönü’ye mektup yazar. Mektubu özellikle şöyle yazıyor. “ Avrupa’da doğuya ilerleyen Alman orduları Yunanistan’ı işgal edecek fakat Türkiye’ye girmeyecektir. Bu nedenle Meriç Nehri üzerindeki Yunanistan ile Türkiye arasındaki tarihi köprüleri dinamitlemeyin, yıkmayın!” İsmet İnönü’nün emir subayı (veya sekreteri) tarafından okunur, İnönü’ye iletilmez, sümen altı yapılır. Tarihi köprüler dinamitlenir. Savaşın bitiminden sonraki günlerde İsmet İnönü, bu masaya oturmuş öylesine evrakları okurken Ama hocanın mektubu dikkatini çekiyor. O zamanın Diyanet İşleri Başkanı Prof. Şerafettin Yaltkaya’yı makamına çağırarak şöyle talimat vermiş: “Bu mektubu gönderen hoca efendiyi, Türkiye’nin her tarafında camilerde vaaz verecek şekilde yetki veriniz. Teşkilatınıza da bildiriniz.”
18- Derviş Mehmet: 1339/1923-2006 yıllarında yaşamış, 83 yaşında vefat etmiştir. Kabri Buldan Asri mezarlığında büyük havuz kenarındadır. Dedesi ve babası medrese hocalığı yapmıştır.Dedesi Buldan’dan Güney’e gitmiştir. Derviş Mehmet askerlik dönüşü Buldan’a yerleşmiştir. İlk hocası babası Hüseyin Hocadır. Ders aldığı diğer hocalar: Karabasanlı Asım efendi, Yozgatlı Hacı Ahmet efendi, Çal-Ortaköylü …hoca, Eskişehirli Hacı Abdurrrahman efendi ile Hacı Hilmi efendi, Nazilli’de Kulalı hoca, Konya Ermenek’li Mehmet Bakır hoca( Ama hoca )… Ekberi tarikatı kurucusu Şeyh-ül Ekber Muhittin Arabi Hz.’ne bağlıdır. Ekberi şeyhidir. Buldan’da ve dışarıda bir çok talebe yetiştirmiştir.
19- İlçemizde ayrıntılı bilgiye sahip olmadığımız diğer yatırlarımız;
Uzun Dede-Cemet Mevkii, Aşağı Haydar Dedesi- Karşıyaka, Reşat Efendi-Yukarı Hastane yanı, Kocagöl Dedesi- Sarımahmutlu Köyü, Bialan Dede- Sarımahmutlu Köyü, Akgedik Dede- Sarımahmutlu Köyü, Mamara Dede- Yenicekent, Hamambükü Dede- Yenicekent, Kayraklı Dede- Yenicekent, Gazardı Dede Türbe- Yenicekent, Kurtbaba- Oğuz Köyü, Kuşbaba- Oğuz Köyü, Kızıldede- Gülalan Köyü, Çavuşoluk Dede- Süleymanlı Köyü, Erenler Dede- Tekke Mevkii, Kırbıyık Dede- Bozalan Köyü, Çamköy Dede- Bozalan Köyü,…,Büyğk Tekke Türbe- Yenicekent, Emir Sultan- Yenicekent, Durmuş Dede- Yenicekent.
Kaynakça: Mehmet Ürküdenli(1923-2006), Asım Cirit-1944, Ahmet Demirdağ-1948, Ali Baltalıoğlu-1930, Gülsüm Mendilcioğlu-1926, Süleyman Şekerci-1940, Ömer Erkaraca-1950, Eksin Ayşe Tüner-1938, Uyan Mehmet Baştatlı-1954, Ayvaz Fadıma Mart-1937, Ayşe Erkaraca-1922, Ali Yazıcıoğlu-1952, Samimet Karacaoğlu-1938, Halil İbrahim Demirlioğu-1938, Ahmet Karatosun-1938, Sabir Güven-1954, Mustafa Tuncer-1945, Dursun Öz-1942
Yorumlar
Kalan Karakter: