Dolma Aşı
Bursa Mahallesi’nden Baltalı Mustafa’nın oğlu Süleyman’ın (1954) sünnet merasimi yapılıyor. Yıl 1985. Yemekler yer sofralarında yeniyor. Bu sofralardan birinde Bayram Süleyman Keskin (1920-1996), Çeltik Salih Özdil (1922-2004) ve daha başkaları da yemek yiyorlar. Bayram Süleyman iyi bir koyun besiciliği ile tanındığı kadar, aşırı yemek yemesiyle de tanınan, saf kalpli, temiz bir insandı. Hele ömrünün sonlarında ağzında hiç dişi kalmadığı için, parasızlıktan da diş yaptıramadığından, ağzına koyduğu lokmayı birkaç defa diliyle evirip çevirip, hop diye yutardı. Baltalı Süleyman’ın sünnet yemeğinde, sofrada önce şehriye çorbası içilmiş, arkasından da oğlak etiyle pişirilmiş nohut yemeği sofraya konmuş. Sini üstünde, Karabalık Biberi’nin bötülmesi ve üzüm sirkesiyle hazırlanmış turşudan iki tas bulunmakta. Kepekli yufka ekmekleri sulanarak katlanmış, sininin etrafında yenmeyi bekliyorlar. Sıradaki yemek patlıcan ve biberden hazırlanmış dolma yemeğidir. Sofrada bir taraftan sohbet yapılırken, bir taraftan da yemekler yeniyor. Bayram Süleyman, hiç konuşmadan, yemekleri atıştırmakla meşgul. Diğer sofralara yemekler bir yada iki tas verilirken, bunların sofrasına üçer tas getiriliyor. Sünnet veya düğün yemeklerinde genellikle, görgü kuralı gereği ve merasim sahibi az yemek yapmıştır, yemek herkese yetsin düşüncesiyle bir tas yemek ile yetinilirdi. Ama bazı insanlarımız bu düşüncelerden uzak davranırlar, her çeşitten 4 veya 5 tas yemek yerler, sofradan öyle kalkarlardı. ( Öteyaka’daki Perhizler grubu ve A takımı gibi..)
Dolma yemeği değişik şekillerde yenir. Birinci yeme şekli, dürüm şeklinde, dolmayı yufkanın arasına koyarak, bir ucundan ısıra ısıra yenir. İkinci yeme şekli, yufka lokma şeklinde ağza konur, dolma kaşık ile bölünürek ağza götürülerek yenir. Üçüncü şekil ise dolma ele alınır ve ısırılarak yenir. Bayram Süleyman da dişi olmadığı için dolmaları ağzına bütün bütün atarmış. Aynı sofradaki Çeltik Salih’in aklına muziplik gelmiş. Çeltik Salih çaktırmadan dolmalardan birinin içindeki pilavı boşaltmış, içine tuz doldurmuş. Hiç çaktırmadan bu dolmayı Bayram Süleyman’ın önüne koymuş. Sofradakilerden birkaç kişi olayı görmüş ama bozuntuya vermemişler. Bayram Süleyman hiç fark etmeden önündeki içi tuz dolu dolmayı ağzına atıyor, diliyle bir iki çeviriyor, dışarı çıkarıp tüküremiyor. Gözünden yaşlar akarken dolmayı yutuyor.
Dolma Aşı
Bayram Süleyman’ın Aydın ovasında bir asker arkadaşı varmış. Evlerinde çıkardıkları “Ayak yağını” Buldan’a satmaya gelirmiş. Çarşamba ve Perşembe günleri, getirdiği zeytinyağını pazaryerinde satar, Cuma günü mahallede komşulara satar satamadıklarını Bayram Süleyman’a bırakır gidermiş. İleriki günlerde Bayram Süleyman bırakılan zeytinyağını satıverirmiş. Arkadaşı Bayram Süleyman’ın bir yıllık yiyeceği zeytinyağını hediye getiriverirmiş.
Yıl 1985 Çarşı mahallesinde Moramıtların kahvesinin karşısı, Demirci Nihat İğdeli’nin dükkanı. Dükkanda kalabalık bir grup, ikindiden sonra sohbet ediyorlar. Grup içinde Bayram Süleyman ve Alların Ali (1930-2003) de var. Günler uzun olduğu için hemen herkes acıkmış, akşamı iple çekiyorlar. Sohbet sırasında Alların Ali( Yurdasever)sohbet eden Bayram Süleyman’a dönerek şöyle der. “Süleyman ağanın yağı iyi değildir.” Bayram Süleyman arkadaşının katıksız, saf, kaliteli zeytinyağına kötü laf ettirmemek için şöyle der; “Bizim yağımız çok kalitelidir!” Sohbette bulunanlar bunun üzerine Bayram Süleyman’a “Haydi! Dığanda (saplı tava) o güzel dediğin zeytinyağı ile yumurta pişir, getir tadına bakalım derler. Bayram Süleyman’da gayet saf bir şekilde yumurtasını alıverin der. Demirci Nihat on beş yumurta alıverir. Bayram Süleyman evine gider. Temizliğe fazla önem vermediğinden; kirden katmer katmer olmuş dığanda pişirdiği zeytinyağlı yumurtayı, demirci dükkanına getirir. Sohbette bulunanlar Bayram Süleyman’dan zeytinyağı almazlar ama, fırından aldıkları sıcacık somun ekmeği ile yumurtayı yerler, karınlarını bir güzel doyururlar…
Kaynakça: Ali İhsan ŞENÖZEN- 1937
Nihat İĞDELİ- 1944
Yorumlar
Kalan Karakter: