-Bek unutgan oldum galan hu aralar, dedi Dığanağız Bekir, Moramıdın Kahveye girerken. Ellerini cebine attı “Sabalan garı, enki donunu çıkar ben esgi yücem dediydi, bende paraları almaye unuduvemişsim hey akıdeş.
-Gel gel, diye seslendi ileriki masadan Dilki Ali. “Ben bilibdurum senin unutmana, hinayet herif, gine gaveye bene ısmalatcesin de masus böle deyon, otur bakam huraya.
Oturdu Dığanağız Bekir usulca, zaten hiç parası olmaz, olsa bile evden bir çay parası gatar gelir, yok donumu değiştirdim, yok pusadın cebinde kaldı diye çayı, gaveyi başkalarına ısmarlatırdı.
- Ülen daha yaşın kaç başın kaç benim gibi olsan kendini bile unutcen gari diye lafa girdi karşıda oturan Çılbakların Hilmi. “ Ben sekizen yaşındayım, hiç bişeyciklere unutmam. Geçen gün bazarda gocuman bi gabak gördüm. Dadlı gabağı, emme Nasrettin Hoca’nın gavuğu onun yanında el feneri gibe galır. Aldım vadım eve, garı bunnan bi dadlı et bakam üsdüne de ben Hacı Bekir’den bi okka tahan alam gelem, ceviz dövelim üsdüne de yiyelim dedim. Ben bunu Süleyman Demirel bize Angara’da Dedeman oteline davet ettiydi, bindokuzyüz yetmiş beşlede. Ta o zaman yidiydim, ordan öğrendim,bek dadlı geldiydi”
Çılbakların Hilmi, övünmeyi bek severdi. Muhabbet tam çıksın deye gurculamaya başladı Dığanağız Bekir.
- Maşallah sende de ne akıl va be Hilmi abe maşallah, ben akşamoltu ne yidim aklım emebba, sen kalkmışsın yetmiş beş senesini gurubban.
-Eee bizim soydan geliyo bu iyenim, dedi Çılbakların Hilmi, son kasımına gada kasıldı gari. “Bizim sülaleden hep okumuşla çıka, mebus çıkdı, avukat hakim çıkdı. Ben bile bu cahil kafaylan Başbakanlan bile oturup kalkdım. Demirel bene bek seve, Hilmi akıdeş der başka bişey demez. Benim dedem bek akıllıymış. Bak bi yon ne olmuş ya annadıverem de dinle” dedi. Başladı konuşmaya.
“ Dedem esgere giderkene bi paket civara almış, içinden bir ikisini içmiş, pakedini yukarı odanın almalık gaşına gomuş gitmiş. Esgerlikdi, seferberlikdi savaşdı derken o cepheden o cepheye goşdurup düşmanı koğladık ettik derken aradan sekiz sene sonra çıkmış gelmiş zovallı. Ortalık aynı böyle zemheri bir gün, gış gıyamet. Gelen giden hısım akraba, gonum gonşu, eş dost hoş geldine gözünaydına deye gelmişle oturmuşla gari ocağın başına, atmışla goca goca kütükleri, cezveler sürülmüş közün üsdüne. Kahve bu meret civarasız gitmez. Dedem ırahmetlik sağına bakmış, soluna bakmış, üsdüne başına bakmış, ceplerini gurculamış, aklına gelivemiş hemen “Ana, bizim yukarı odanın almalık gaşında benim bi paket civaram va, alık gelive de içelim” demiş. Anası şaşırmış galmış “A oğlancazım, sen hinci girdin geldin eve, ne zaman çıkıvedin yukarı odaya” deyince, dedem “Üle ana ben esgere giderken godum gittiydim. Oradan alıggelive”.
Gördün mü bak dedem sekiz sene sonra oradaki civarasını bile unutmeyo, sen hınayet dürzü sabalan donuna para gatıggelmeye unuduyon. İç gari benden bi çay daha.”
Yorumlar
Kalan Karakter: