OŞAMA, kelime anlamı olarak met etme övme yüceltme anlamına gelir. Ramazan oşaması, gelin oşaması,asker oşaması gibi örnekleri vardır.
Ramazan oşaması ; belirli kalıbı olmayan şiir şeklinde sözlerin belirli bir makamda söylenmesi ve ilave olarak Salavat yada Tekbir getirilmesi şeklinde uygulanır. Ramazan oşamasında söylenen sözlerin yazarı belli değildir. Halkımıza mal olmuş, anonimdir. Ramazan oşaması akşam namazı ile yatsı namazı arası minarelerden bir veya birden fazla kişi tarafından makamına uygun söylenir. Ayrıca terafih namazı kılınırken her dört rekatta selam verilince Salavat veya Tekbir söylenir. Bazı camilerde ise ramazan oşaması yapılır.
Ramazan oşaması, Enderun makamında söylenir. Camilerde ramazan oşamasını imam yada müezzin yapabildiği gibi halktan kişilerde yaparlar. Özellikle minarede ramazan oşaması yapacak kişi yada kişilerde gönüllülük ruhu, şevk, kuvvetli soluk-ciğer olacak, en önemlisi oşama makamını iyi bilecek. Ciğeri zayıf cırtlak sesli,makam bilmeyen kişilerin söylediği ramazan oşaması da birazda teganniye kaçınca cemaati dinleyenleri günaha sokar. Ramazan oşama geleneğinin İstanbulda sarayda başladığı, İstanbuldan osmalı topraklarına yayıldığı rivayet edilir. Halen ilçemizde olduğu gibi, uygulamanın yapıldığı bir çok yer vardır.
Şehrimizde ramazan oşaması yapan kişiler :
Kara Ali Sun- Yeni mah. cami, Çarşı cami, Haydar Zühtü- Yeni mah. cami, Çarşı cami, Halit Algan Hoca-Çarşı cami, Gömbe Hafız-Çarşı cami, Kanat Hafız- Yeni mah. cami, Çarşı cami, Kara Ali Veli-(Kütahya Takvacı Cami Müezzini ), Kara Ali Mehmet- Çarşı cami, Haydar İbrahim- Yeni mah. cami, Çarşı cami, Haydar Mehmet- Çarşı cami, Softa Hafız Salih Güleç- Çarşı cami, Hattat Cemal- Yeni mah. Cami, Hafız Ahmet Teker- Helvacılar cami, Müezzin Halla- Helvacılar cami, Süleyman Menemen- Helvacılar cami, Yıkıklar cami, Palalı Osman- Yıkıklar cami, Urgancı Hüsen- Güroluk cami, Muzaffer Taşdelen-Güroluk cami, Haldan Ali- Karşıyaka cami, Barıt Hafız- Karşıyaka cami, Yedili Hafız- Karşıyaka cami, Osman Tuncay- Karşıyaka cami, Sazaklı Faruk- Karşıyaka cami, Kürt Ali Ülük- Gölbaşı cami, Kuzu Mustafa- Düzalan cami, Emin Hoca- Abbas cami, Mustabey amca- Abbas cami, Sepet Mustafa- Abbas cami, Zehrenti cami, Tok Habip- Hacı Bekir cami, Kambur Osman’ın Salih- Hacı Bekir cami, Ekmekçi Mehmet (Pehlivan)- Hacı Bekir cami, Ali Yazıcığlu- Yeni Mahalle cami, Musa Güner- Sarımahmutlu köy cami, Rıza Hoca-Şükür cami, Serezli Hoca- Şükür cami.
Ramazan Oşamasında Enderun Makamında Söylenen Sözlerden Bazıları
Ne güzeldir bu ayların geldiği
Camilerin mescitlerin dolduğu
Şeytanın bağlanıp mapus olduğu
Hoşça geldin sefa geldin şehrü ramazan merhaba
SALAVAT:
ALLAHÜMME SALLİ ALA SEYYİDİNA MUHAMMEDİN NEBİYYÜ ÜMMİHİ VE ALA ALİHİ VE SAHBİHİ VE SELLEM
Sekiz cennet kapıları açılır
Alemin yüzüne nurlar saçılır
Terevih kılana hulye biçilir
Hoşça geldin sefa geldin şehrü ramazan merhaba
SALAVAT
Edemedik sana çok çok riayet
Varıp hakka etme bizden şikayet
Cümlemiz senden umarız şefaat
Hoşça geldin hoşça gittin şehrü ramazan merhaba
NOT: Ramazanın 15 ine kadar merhaba 15 inden sonra elveda denir. Değişik camilerde yukarıdaki sözlerden farklı sözlerle de oğşama yapılmaktadır.
HİKAYE:
1958 yılı nisan ayı sonları günlerden Salı hafız barıt Mehmet ikindi vakit ezanını okumak için Karşıyaka mahalle caminde minare merdivenlerinden çıkmaktadır. Daha minare selesine varmaya yedi basamak kala bir çatırtı bir sallanma duyar neye uğradığını şaşıran barıt hafız şok geçirir. O halde minare selesine çıkıyor ezan okumadan hızlı bir şekilde selede dolanıyor. Bu arada camii önünde Mehmet hemen minareden aşağı in çabuk aşağı in diye bağırmalar duyuluyor. Bağıran kişiler Karşıyaka mahallesinden ikindi namazı kılmak için çelebilerin kahvesinden gelen muhtar veli çelebi yedili Süleyman çelebi ile yanlarındaki insanlarımızdır. Barıt hafız hemen minareden aşağı iner tam avluya çıkınca fanilası yanmaya başlar. Cemaat fanilayı söndürür. Muhtar veli “oğlum Mehmet minareye yıldırım düştü ucuz atlattın der” gerçektende minarenin dış sıvasını yararak toprağa akmıştır. Barıt hafız bu elektirik topu içinde kalımış anatomisi çok etkilenmemiş vücudunda durgun elektirik birikmiş minareden inerken bu durgun elektiriğin bir kısmı ısı enerjisine dönüşünce fanilası yanmaya başlamıştır.
Cemaat barıt hafız ile uğraşırken camii yakınında bulunan kasap ahmetin karısı huriye yenge koşarak gelir camii avlusuna girer. Barıt hafızın kolundan tutuğu gibi camii içine sokar barıt hafıza sırt üstü halı üstüne yatmasını söyler. İri ve güçlü bir kadın olan huriye yenge barıt hafızın iki ayağından tutar ve kaldırır sırtı halıya değecek şekilde etrafında iki defa dolandırır. “haydi geçmiş olsun sakat kalmaktan kurtuldun” der. Huriye yenge böyle yapmakla barıt hafızın vücudunda biriken durgun elektiriği zararsız bir şekilde halıya akmasını sağlamıştır. Huriye yende buharkent kızıl dereden bekir ağanın kızıdır. Evlenmezden yaşadığı bir olaydan tevrübesi ile bu davranışı sergilemiştir.
Yıldırım çarpmasında barıt hafızın omzunda yaralar oluşmuş ailesi hastaneye götürmüş. Dr. Abidin bey hem akşam hem ertesi sabah yarayı kontrol etmiş bir şeyin yok demiş. Sadece yarayı kurutacak merhem vermiş sol kolunda oluşan uyuşukluk birkaç ay sonra geçmiş.
O yıllarda dokumacılar dokudukları ürünlerini Çarşamba ve Perşembe günleri mal yoncasına götürüp satarlardı. Barıt hafızın babası barıt hüsen ile komşusu berber salih Çarşamba sabah dokudukları mallarını mal yoncasında erkenden satmışlar. Boş mal bohçalarını bellerine dolamışlar.”bizim hafız nasıl oldu düşüncesi ile eve gitmeden aşağı hastaneye gitmişler”. Abbas mahallesi tatarlar sokaktan seder ethem de barıt hafıza ziyarete gelmiş.
Hızla iyileşen barıt hafız bir ay sonra minareye çıkarak ezan okumaya ramazan oşaması yapmaya devam etmiştir ve halen devam etmektedir. Bu olaydan sonra buldandaki minarelere paratoner (yıldırım savar) yerleştirilmiştir.
Not: bu hikaye 15 haziran 2015 pazartesi günü saat 19:30 da hafız barıt Mehmet ile evinin önünde yapılan söyleşinin özetidir.
Kaynakça:
Haydar İbrahim- 1929
Kara Ali Mehmet Sun- 1934
Mehmet Barıt-1939
Salih Keyik-1934