O gün sinirli sinirli girdi kahveye Fatenlerin Adnan. Şeker vardı kendinde. Sinirli hallerini şekeri olmasına bağlar, herkese de anlatırdı.
Soğuktu Moramıdın Kahvesinin içi. Kahvede Dıgıdıkların Kamil’le Oğlaşların Galip oturmuşlar muhabbet ediyorlardı.
Sobanın yanmayışına öfkelendi Fatenlerin Adnan.
-Akıdeş, hem gaveye gelen giden olmeyyo deyoosun, hem de sobayı yakmeyyosun. Bu soğukta milleti dondurcen, yak ülen huna, diye azarladı kahveci Halilİbram’ı.
Ocağın içinden seslendi Halilİbram.
-Üle abe gelmezsin gelmezsin, ta sobanın yanmadığı zaman gelirsin, onda olan deven lafı söyleesin. Sabah olalı uğraşıyom, bi türlü yanmadı covurun sobası, çayını içde, için ısınsın, diye söylenerek çayını getirdi, masaya bıraktı Halilİbram.
Dıgıdıkların Kamil, çok severdi Fatenlerin Adnan’ı kızdırmayı. Yine kızdırmaya başladı.
-Galip abe, sen bunun güççüklüğünü bilmezsin. Şen şakrak bi çocukdu. Guyuya düşdükten sonra ne olduysa oldu, buncaza bi haller oldu. Hinci bi laf edsen hard deyip düşüyo, dedi.
-Ne guyusu üle, deyve bakam, dedi Oğlaşların Galip.
Bu sırada Halilİbram’ın sobası da yanmış, muhabbette tam çıkacaktı.
Ama Fatenlerin Adnan’ın siniri de tam anlamıyla geçmemişti. Mırıldanarak konuştu.
-Zaten sen dığan ağız herkeslere duyurdun. Bi tek Oğlaşların Galip duymadıydı. Anlat madem bu herifte duysun, tam olsun, dedi.
Dıgıdıkların Kamil hemen atıldı. İşaret bekliyordu adeta.
-Bunun babasıyla benim babam esger akıdeşi. Güney’de bi esger akıdeşleri vaamış. Bi gireygün taksi duttula. Anlaşmışla aralarında hep bir Güney’e gezmeye gittik. Adamcık ünlemiş. Analarımız, babalarımız, çoluk çocuk hep bir doluşduk taksinin içine.
Neyse vaadık Güney’e. Adamcık bize baaçasında sofra guruveedi. Yidik işdik. oyneyyoz cıbaalalan. Hepimiz aynı yaşdayız aşağı yukarı.
Neyse bu bek şerdi ufacıkken. Emme neşeliydi, sevimliydi, gülee duruydu. Baaçıda oynaaken, bi bağırış koptu. Neykim bu deye bi bakdıydık, senin Adnan guyuya düşmüş. Guyunun yanında gezeeken merak etmiş, içine bakam derken kafacığı ağır geliveemiş. Bu guyunun içinden veriyo bağırıyo, ağleyyo. Hemen goşdurdula gari adamla. Epey uğraşdıla yöödüle bunu çıkaadıla gari.
Üstü başı badmış buncazın. Yamyaş olmuş pısatları. Tir tir titreyyo. Anası pısat da almamış yanına. Neyse gari ev sahibinin gızının entarisini keydirdile buna. Oğlan evlatı entariyi keyince bek garip oluyo, emme ne yapsın gadıncıkla. Başka pısat yok. Ağşama gada entariyle dolaşdı yöödü. Bizde bunlan dalga geçdik, gızdırdık epey. Bakıp bakıp gülüyoz buna, bu bize gızıyo, bağırıyor. Ağşam döndük geldik Buldan’a. Ben hemen sabaalansı deyveedim herkese. “Gız Adnan” deye mahallenin cıbaaları eğlenirleedi bunnan. Buncazın da ta o günden beri hey heyleri tepesindedir. Bunun siniri şeekeden bile değil, keydiği fistandandır hey akıdeş.