- Göz görmez, gulak duymaz oldu gari, ağzımızda diş de galmadı, bi ayağımız çukurda galan, hey gidi günler hey, esgerde ben Jandarma çavuşdum. Bitlis’in Ahlat kazasında üç metre garın içinde eskerlik ettim ben hemi de üçbuçuk sene, neeede o günle, diye konuştu Bodirlerin Fehmi.
Gariplerin Sali’de severdi askerlik muhabbeti etmeyi. O günde tesadüf bunların masasındaydı. Muhabbet de esgerlikdi.
- Ben de Samsun’da sıhhiyeciydim, diye girdi söze. “ Bi esger akıdeşim vaadı. Trabzon’lu Laz idi. Accıkda saf dı emme beni de bek seveedi. Tesgereyi alcez gari bigün çıkdı geldi yanıma. “Çavuşum, eğer bizim orlara yolun düşerse buyur ge, benim misafirim ol” dedi. Ben de “İyi de ben seni nasıl bulcem hey akıdeş” diye sorunca doğru Garakolun yazıcısının yanına gitti. O zamanla saman kâğıtla vaadı. Bi top kâğıt gapmış gelmiş buncaz. Hemen galem buldu. Başladı cizikdirmeye. “Aha, burası Trabzon, ordan çıkdın Çayeli, ordan çıkdın Dedeli köyü” dedi emme kâğıt bitti. İkinci kâğıda geçdik. Dedeli köyünden başladı galdığı yeeden çiziktirmeye. Sokakları çiziyo, mahalleleri çiziyo. Ceryan direklerini çiziyo, dereleri tepeleri çiziyo. Üle adam eve varasıya gada bütün dönemeçleri bile çiziyo. Çizerken çizerken on yedi dene kâğıt gullanmış. Evlerini de işaretledi. “Akıdeş öğrendin mi hinci bizim ev aha burası” dedi.