BİRLİKTESİZLİK TÜRK MİLLETİNİN TARİHSEL KRONİK HASTALIĞIDIR
Türk yönetir, yönetilmez.
Son zamanlarda gelişen siyasi ve askeri olayların analizini kendi açımızdan iyi yapmamız gerekiyor.
Üç asırdır Türkistan'da Türk Milleti olarak topraklarımızın büyük bir kısmını kaybettik.
İşgal edilen topraklarımızın bir kısmında Ruslaştırma bir kısmında ise Çinlileştirme politikaları sonucunda o yerlerde yaşayan Türk Milleti zamanla ruhunu ve tarihini kaybetti ya da kaybettirildi. Uzun zaman hem ülkemiz hem de işgal edilen yerler birlik ve beraberlik içinde olamadı. Daha sonra bu yara sarılmak istenirken tarihi hatalarımız oldu. Çünkü; Kaybettiğimiz topraklarımızı geri alabilmenin alt yapısını kurarken Türklük kavramından yola çıkmamız gerekirken maalesef din mevhumundan faydalanmak istedik.
Rusya ve Çin her zaman milliyetçilik ruhlarını din mevhumunun önüne koydular ve çok başarılı oldular. Şu anda her iki ülke süper güç konumundalar.
Türkiye Cumhuriyetini yönetenler ise hala din bağını kullanarak orta doğuda müttefik arayışı içindeler. Türkistan'da Türk Devletleriyle ilişkilerinde ise kimi zaman din mevhumundan kimi zaman da Türklükten dem vuruyorlar.
Tarihi iyi okuyamadıkları için tarihten dersler çıkaramamış durumdalar.
Dünyanın merkezinde olan Türkiye Cumhuriyeti siyasette, politikada, ticarette, ekonomide, askeriyede, eğitimde, ilimde, irfanda velhasıl kelam çağdaş uygarlık seviyesinde lider ve dünyayı yöneten bir ülke olması, Türklüğü yayması, Türkleri birleştirmesi ve geleceğe hazırlaması ve de en önemlisi yitirmiş olduğumuz Türk topraklarını stratejik bir plan ve programla, süreli bir zamanla geri alması gerekir ken ; maalesef, hükümet ve muhalefet geçen yüzyılda olduğu gibi bu yüzyılda da Rusya'nın, Çin'in, ABD'nin, İngiltere'nin ve İsrail'in topyekun satranç oyunlarına seyirci kalıyor.....
Velhasıl kelam Türk Milletinin Türk günü kutlu olsun.
Avukat Haluk Peydahlıoğlu.