Değerli Buldanlılar daha önceki yazımızda geçmiş yıllardan kısada olsa sizlere zaman zaman kültürümüzden acı ve tatlı yaşadıklarımızdan kesitler sunmuştuk.
Ama bu yazımızı biraz da gençlerin Buldan hakkında daha geniş bilgileri olsun diye düşünerek yazmak istedik.
Bu yazılanlar tamamen kendi yaşadıklarım ve gördüklerim dâhilinde yazılmıştır. Hiçbir görüş ve fikir alınmamış, hatalarıyla, eksikliği ve noksanıyla bana aittir.
BULDAN’IMIZIN SON 60 YILI (1)
Bilhassa okuma imkânı olan gençler dikkatle okusunlar. 1950 yıllar;
Bizler bu yılların ilk yarısını çocukluğumuzla geçirdiğimiz için bir şeyler pek hatırlamıyoruz. Ama 1955’te 4 Eylül İlköğretim Okulu’na başladıktan sonra hayatı ve Buldan’ı tanımaya başladık. O zamanlar Buldan’da 4 Eylül Okulu, Zafer Okulu vardı, daha sonra 1957’de Cumhuriyet Okulu açıldı ve birde şimdiki Meslek Kız Okulu olan ortaokul vardı.
Buldan’ın yarısı Zafer’e yarısı da 4 Eylül’e giderdi. Biz eski adı Tatarlar Mahallesi olan 4 Eylül’de oturduğumuz için orada başladık. Daha sonra 1957’de Cumhuriyet Ortaokulu açılınca oraya verdiler. 1 ve 2. sınıfı 4 Eylül’de okuduktan sonra ilkokulu Cumhuriyet’te tamamladık.
4 Eylül’de müdürümüz 2. Dönem Belediye Başkanlığı yapan Temel Başbuğ’un babası Rıza hocaydı. O dönemin çok özel öğretmenleri vardı; mesela Hamdi Topçu, aynı zamanda keman çalardı, daha sonra biz ortaokula başlayınca müzik derslerine geldi ve keman çaldı; ama kim anlardı kemandan. Çok beyefendi bir insandı. Allah nur gölünde yatırsın, adını gıy gıycı Hamdi hoca koymuştuk.
Ayrıca belindeki pantolon kayışını çıkartarak çocukları döven Ömer hoca, rahmetli arkadaşımızın yediği dayak ondan İstanbul’a köprü olur. Biraz yaramazdı kendisi. Nevzat Bey, bayan öğretmen Hadiye Hanım, Mehmet Özçetin, Asım Bey.
Cumhuriyet Okulu müdürümüz Şinasi Gökçedağ, kendisi, Öğretmen Okulu mezunu bile değildi, eğitmenlikten gelmedir, müdürlüğe yükselmiştir. O zamanlar nerde yüksek tahsilli fazla insanlar, biraz eli kalem tutanlar bir yerlere gelmiştir. Bir kardeşi Anayasa Mahkemesi Hâkimi, bir kardeşi ise İş ve İşçi Bulma Kurumu Müdürlüğü yapmıştır ve 1960 yıllarında birçok Buldanlıya kısa zamanda Almanya’ya gitmelerini sağlamıştır.
4 Eylül Mahallesinden söz açılmışken birkaç satır yazmak gerekir. Ben 9 yaşında bu mahalleye geldim. Mahallenin yüzde yetmişi görgülü ve zenginlerdi. Buldan’ın tam merkezi idi. Başka mahallelere pek benzemezdi, adeta medeniyetin göbeği sayılırdı. O zamanlar Buldan’ın yüzde yetmişi dokumacılıkla geçinirdi. Ama bunların hemen hemen hepsi elle dokunur bütün işlemler elle yapılırıdı. Ve üretilen mallar şimdiki Belsanın bulunduğu binanın olduğu yerde Perşembe günü, sabah namazından sonra Çarşı Camii’nin imamının yaptığı duayla beraber satışlar başlardı.
Gençler bilhassa buraları dikkatler okusunlar bizim dönemde azalmıştı ama bizden önce okulu bitiren abilerimiz karda, kışta, yağmurda takunyalarla aşağı mahallelerden, yukarı bucaklardan, çayır deresinden gidip gelmişlerdir.
O günkü imkânlar işte böyleydi. Kalemin küçülür aldıramazsın, hemen ucuna kâğıttan bir masura takarak uzatırsın. 3-5 gün daha kullanırsın. Büyüklerin önlükleri küçülünce arkadan gelen kardeşlerin giydiği günler renkleri solmuş olsa da kullanılır, bir taraftan yırtılan pantolon, ceketler, eskiyen çoraplar yama yapılıp giyildiği zamanlar.
Elektrik üretimi şimdiki Akın Lisesi’nin bulunduğu yerde motorhane vardı. Orada elektrik üretilirdi. 50’li yıllar sanatçıların turneler yaparak Türkiye’yi dolaştıkları zamanlar, Buldan’da o zamanlar parlayan sanatçıların ve tiyatro gruplarının uğrak olduğu bir yerdi.
Buldan’ımız sanatı ve sanatçıya çok büyük değer vermiştir, zamanın bestekâr ve ses sanatçıları M. Nurettin Selçuk, Behiye Aksoy, Gönül Yazar, Nigar Uluer ve sayamayacağımız sanatçıları ağırlamıştır. Ayrıca Yukarı Park sinema olarak görev yaptığı zamanlar birçok sanatçılar gelmiştir. Ben 6-7 yaşlarında hatırlarım o zamanın bestekâr ve ses sanatçısı, tambur ustası Malatyalı Fahri Kayahan’ı canlı dinleme fırsatı yakalamıştım. O zamandan beri hala bende derin bir iz bırakmıştır.
1970’li yıllarda birçok sanatçıyla tanışıp, sohbet etme fırsatını yakalamıştım. 14 Mayıs Caddesi açılmadan gelen misafirler, İbrahim Ödel ve bizim atölyeye mutlaka uğrarlar, alışveriş yaparlardı. Evlerimizin 4 Eylül Mahallesinde olmasının avantajı vardı.
BULDAN
Dağlarında tavşancıl ve kekik vardır,
Eski Buldan yolları, yokuşlu ve dardır.
Tazedir, güzeldir sebze ve meyveleri,
Köylümüzün doludur pazara gelirken heybeleri.
Devam edecek…