Buldan şimdiki yerine kurulduktan sonra, nüfusu hızlı artış gösteriyor, 1700 yılından sonraki yıllarda hızlı nüfus artışına orantılı olarak sosyalleşme artıyor; halkın eğitimi için Medrese (Okul)lar hizmete giriyor. O günün eğitim sisteminin temeli İslam dini öğretilmesi ağırlıklı olduğu için, medreselerde hafızlık eğitimi de veriliyor. İlçemizdeki medreselerde zamanla kalite artınca çevre şehirlerden talebeler de geliyor. Bu medreselerde yetişen hafızlar, Anadolu’da çok itibar görüyorlar. Şehirde yaşayan hafızlar, zaman içerisinde ÇEVİRME adı verilen, kendi buluşları olan ve 1970 yılına kadar devam ettirilen bir dua şekli (Bir uygulama) yapmışlardır. Uygulama da zaman zaman değişiklik göstermiştir. Çevirme’de, belirli yollar takip edilerek ikili, üçlü veya dörtlü, iki hafız grubu, Kur’an-ı Kerim’i hatim ederlerdi. Bu iki grup, bir noktadan başlayarak, farklı iki yol takip ederler, ayrı bir noktada birleşirlerdi. Birinci grup Kur’an’ın on beş cüzünü, ikinci grup diğer on beş cüzünü okurdu. Tekrar birleştikleri noktada her iki grup cüzlerini okuyup bitirmiş, Kur’an’ı hatim etmiş olurlardı. Hatim, Kur’an’ı baştan sona okumaktır. Kur’an-ı Kerim 600 sayfadır, her 20 sayfa bir cüz kabul edilir. Kur’an’ın tamamı 30 cüz yapar. Hafız; Kur’an’ın tamamını ezbere okuyan Müslüman’a denir. Hafız yetiştirme, peygamberimiz Hz. Muhammed (AS) zamanından günümüze kadar gelen ve kıyamete kadar sürecek bir uygulamadır. İlçemizde 1980’li yıllardan sonra hafız yetişmemiş ama son yıllarda hafız olarak yetişen gençlerimiz var. Birkaç örnek; Yavaş Ahmet oğlu Yusuf, İbiş Ahmet oğlanları İbrahim ve Mehmet Emin, Hasanbeyler köyünden Ercan Erol, Sarımahmutlu köyünden Osman Köroğlu… Osmanlı döneminde, ilçemizde kaliteli hafızlar yetişmiş, Anadolu’nun birçok şehrinde hizmet vermişlerdir. Çevre şehirlerden şehrimize, ilim tahsil etmek ve hafızlık eğitimi için gelen talebelerden bazıları geri gitmeyerek şehrimizde kalmışlar, yerleşmişler ve Buldanlı kızlarla evlenmişlerdir. Bunlara iki örnek şu sülaleler verilebilir: Müftüler Ailesi (Soyadları Uz) ve Yarangümeli aileleri. Müftüler ailesinden birkaç kişi 50 seneye yakın müftülük yapmış ve medreselerde dersler vermişlerdir. Tavas’tan (Eski adı Yarangüme) gelen Yarangümeli Mehmet ve kardeşi, Karşıyaka mahallesindeki medresede eğitim görmüşler, sonraları medresede hocalık, Karşıyaka Camii’nde imamlık yapmışlardır. Çevirme olayında genellikle şehrimizin doğusundaki Akçeşme veya Köfün Dedesi başlama noktası alınırmış. Birinci hafız grubu, Gölbaşı mahallesi, Karşıyaka mahallesi, Turan mahallesi, Çaybaşı mahallesi, Düzalan mahallesi istikametinde, mahallelerin en dış evlerinin de uzağından geçilerek, Toprakçı Kaşı (veya Bahçeli Dede) buluşma noktası olurdu. İkinci hafız grubu, Yeni mahalle, Cumhuriyet mahallesi (sonra kuruldu, daha önce Yeni mahalle bu evleri de kapsıyordu), Bursa mahallesi, Helvacılar mahallesi istikametinde Toprakçı Kaşı (Bahçeli Dede) buluşma noktasında diğer hafız grubu birleşirlerdi. Her hafız bu yürüyüşlerde kendilerine verilen cüzleri okurdu. Çevirme olayında izlenen bir başka yol; başlama noktası olarak Karadere alınmış. Birinci hafız grubu Kumralı Dedesi, İçme Dedesi, Hacıaşı (Hacı Ayşe) Dedesi, Bakacak Dedesi istikametinde ilerler Yayla Dedesi’nde buluşma noktası olarak beklerdi. İkinci hafız grubu, Köfün Dedesi, Bahçeli Dede, Tekke Dedesi’ni takip eder Yayla Dedesi’nde birinci hafız grubu ile birleşirlerdi. Çevirmenin olması için kesin tarih yoktu. Hafızlar bir araya geldiklerinde gönüllerince bir karar verir, uygularlardı. Cumhuriyet döneminde ilçe müftüleri bu çevirmeyi organize etmişlerdir. Müftü Hasan Meriç zamanında çevirme sıkça yapılmışdı. Kandil gecelerinde bilhassa yapılmaya çalışılırdı. Çevirme başlama saati genellikle seher vaktinde olur; teheccüt namazı kılınır, çevirme yapılır, sabah namazının farzına Çarşı Camii’ne yetişilirdi. Çevirme bitirilerek buluşma noktasında bir araya geldiklerinde, hafızlardan biri önce hatim duası yapardı. İlave olarak da şehrimiz ve bölgemizin, bela ve felaketlerden korunması; insanlarımızın sağlık, sıhhat ve selamet; topraklarımızın bereket ve bolluğu; insanlığın huzur ve mutluluğu, şehrimizin dokumacılığının ve ticaretinin bol kazançlı için dua ederlerdi. Çevirme maddi bir karşılık beklenmeksizin ALLAH (CC) rızası için yapılırdı. Bazı yıllarda hafızlar duayı bitirince yerden bir avuç toprak almışlar, Kur’an’dan bazı ayetleri okuyarak toprağa üflemişler, bu toprağı Kestane Deresi’ndeki küçük şelalelerden (şırlak’tan) aşağıya su içinde bırakmışlardır. Bundan amaç şehrimize bolluk ve bereket akmasını dilemektir. Bir başka çevirme Yayla Gölü için yapılırdı. Genellikle yağmur duası ve hayırı için Yayla dedesi’ne gidildiğinde, bir grup hafız Yayla Gölü sağ taraflarında kalmak üzere, göl etrafında bir defa dolanırlar, Kur’an hatim ederlerdi. Ayrıca günler önceden Kur’an Kursunda okuyan öğrencilere, pirinç tanesi büyüklüğünde taşlardan her taşa Kur’an da cüz 25, Şûrâ Suresi 28. Ayet (meali: O, (insanlar) umutlarını kestikten sonra, yağmuru indiren, rahmetini her tarafa yayandır. O, hakik dosttur, övülmeye layık olandır) okunarak, toplam 70 Bin taş okutulmuş, bu taşlar Yayla Gölü sularına atılmıştır. Ardından önce hatim duası yapılır, ilave olarak da Yayla Gölü’nün suyunun bol olması, dinmemesi, bolca kar ve yağmur yağarak gölün devamlı dolu olması için dua edilirdi. Bu duanın amacı da, halk arasında Buldan şehir merkezine su sağlayan kaynakların göl suyundan beslendiği inancıdır. 1975’li yıllara kadar Yayla Gölü’nden “arık suyu” gelir, bahçelerimiz sulanırdı. İnsanlarımız meyve ve sebzelerini doğal olarak kendileri yetiştirirdi. Kendi ihtiyacını karşılar, bahçesi olmayanlara dağıtır, fazlasını da pazarda satardı. Mor patlıcan kulağının on tanesi 1 Lira idi. Buldan Belediyesi tarafından değişik yıllarda DSİ ve ETİBANK kuruluşlarına, ilçemiz yer altı ve yer üstü su kaynakları tespiti yaptırılmıştır. Tüm su kaynaklarının Yayla Gölü çevresinde olduğu tespit edilmiştir. Yapılan bilimsel çalışmalarda Yayla Gölü, yağmur ve kar sularıyla beslendiği gibi, göl içinde su kaynakları olduğu tespit edilmiştir. Halk arasındaki inanışlara göre, Doğanköy-Kayaburnu Sotular bölgesindeki “Duranlar” kuyusu ve Yenimahalle-Boklucak Deresi’ndeki “Metelikçi’nin Kuyusu” için; eğer Yayla Gölü’nde su bol ise, kuyuların suyu ağzına kadar dolar, gölde su az ise kuyuların suyu tabanına iner denirdi. Benzer inanış, köylerdeki tarihi su kuyuları için söylenir. Gene Bostanyeri köyü hudutları içindeki Sarnıç Çeşmesi, Yayla Gölü’nde su bol ise çeşme akar, su az ise çeşme akmaz denirdi. Çevirmeye katılan veya katılmayan, şehrimizde görev yapmış veya yetişmiş hafızlar: Hafız Ömer Eralp, Hafız Haydar İbrahim Gürkaynak, Arap Hoca, Sarı Hafız, Altın Hafız, Molla Ahmet Hafız Ali, Hafız Salih Yenicelioğlu, Hacıkara Osman Hafız, Musa Hoca Hafız, Topçu Hafız, İyenim Hafız, Ahmet Ağa Veli, Dağcı Murat, Ispartalı Saatçi Hafız, Kıncı Hafız, Alaşehirli Hafız Ali, Hellem Hafız, Mustak Hafız, Yarangümeli Kambur Hafız, Çapan Hafız Hüseyin, Konya Ermenekli Âmâ Hoca, Evyakan Hafız, Terzi Halil Hafız Hoca, Balhoca Hafız, Serezli Hoca, Kanat Hafız, Keyik Hoca, Halıların Hafız, Aydazlı Ali, Karaburun Hafız, Ovalı Hafız Mustafa, Kalaycı Mustafa’nın Ali, Cabar Hafız, Hafız Rıza, Softa Hafız, Gömbe Hafız, Sarıçalı Hafız, Gonca Hafız, Hafız Nadir Keyik, Ahmetçe Hafız, Arabacı Nuri, Yedili Hafız, Barut Hafız, İnceoğlan Hafız Ali, Ali Molla Ali, Dağdereli Mehmet Yeşildağ, Derbentli Mustafa Güngör, Musa Başçakır, Bozalan köyünden Hafız Ahmet Dağdelen, Bozalan köyünden İmam İbrahim Cingör, Kara Hafız Mustafa Bülbül, Haydar Hafız Ahmet Bülbül, Molla Bekir Halil İbrahim Mendilcioğlu (Çanakkale’de), Veli Uluer, Ali Coza, Çarşı Camii İmamı Ömer Uygun, Hacı Hafız Sadık Sıtkı Bekir Yeldan.
Kaynakça: Süleyman Eralp (1924-…), Salih Keyik (1935-…), Turgut Acıkara (1936-…), Habip Mustak (1941-…)
KÖŞE YAZILARI
29 Temmuz 2011 - 13:02
ÇEVİRME
Buldan şimdiki yerine kurulduktan sonra, nüfusu hızlı artış gösteriyor, 1700 yılından sonraki yıllarda hızlı nüfus artışına orantılı olarak sosyalleşme artıyor; halkın eğitimi için Medrese (Okul)lar hizmete giriyor.
KÖŞE YAZILARI
29 Temmuz 2011 - 13:02