“Yoruluveriyom akıdeş” dedi Gadıyoranların Bekir. “Accık bi yol yürüyvedimmi, nefes nefese galıveriyon, soluğum çiğnimden çıkcek sankim. Zamanında civarayı bırakmadık, gençliğimizde içdik yödük, namussuz hinci neler ediyo bene. Sen nişledin akıdeş, iyimin?” diye sordu. “İyiyim akıdeş nasıl olalım, eh iç güveysinden hallıca, bizden bu vakitden sonra ne köy olur ne kasaba. Hayrola sen bek gelivemezdin burlara ya?” diye sordu Tatasızların Hilmi.
“Üle akıdeş, soma ben bek enip gelimeyom burlara, canım bek isdiyo, Eski akıdeşlere görceğim geliyo, hovaslanıyom emme takadim galmeyveriyo. Evin önünde gezennerim, hovala güze olursa Topdamı’na çıka giderim usul usul. Namaza giderim Güroluğa. İşde böyle günleri geçirip gitteriz. Benim torun vada Çarşı okulunda, onda böğün karne alceklemiş.- Dede benim karnenin hepsi pekiyi gelcek, bene bi velesbit alıve gari- deyip duruyodu. Onda nenesi -Alıve gızancık sevinsin, evin önünde, baçılada binsin- dedi. Bende bek severim dürzüye, bek akıllıdır, hiç şerleşmez, zaten benim adımı vedile, ondan bek severim. Böyünde karne alceklemiş. Hinci okuldan çıkala, burada oturanda geçeken dutam elinden alan giden Çikinlerin oraya, beğen bakam bi velesbit deyen dedim. Nasolsa maaşı yeni çektik. Torunun göğnünü alan da sevinsin yovrucuk” dedi.
“Eee, söz vediysen alıvecesin velesbiti” dedi Gadıyoranların Bekir. “Şindiki gızanla bek şanslı hey akıdeş, hem öğretmenle, hem de anala, bubala gızanlara her şeyleri öğrediyo. Bizle bek şaş okuduk. Üle ne dayakla yirdik. Accık da şerdik yalım demi akıdeş, ondan dayak arsızı gibe bişeyle olduk. Akıdeş bigün hiç unutmam” dedi Gadıyoranların Bekir. Muhabbet çıkacağa benziyordu, zaten okulun dağılmasına da epey bi vakit vardı. Başladı anlatmaya;
“Dördüncü sınıfdaydık yalım, erikle yeni çıkıvedi emme daha şarap gibe eğşi mi eğşi. Hinci olsa dönüp bakmazsın. Sınıfdaki akıdeşlelen Şaşgınbakkalın erikleri bize gelip geçeken bek güze görünüyodu. Ne edelim, ne edelim, biz beş akıdeş okul bitince doğru Şaşgınbakkalın baçasına erik yolmaya gittik. Zaten bu işle çalasan dadlı olur. Biri koparıp vese hiç dadlı gelmez. Biz gari gög gömedik gibe, erikleri yolduk yidik, daha gök, şarap gibe emme dinleyen kim. Yidik, döktük, yidik döktük. Onda bizim öğretmen ordan geçiggiddeken, bizi erik yolaken görmüş. Hiç seslenmeden usulca ordan geçip gitmiş. Benim akşam garnıma bi sancı girdi emme, berenağrı deyil. Gıvranıyom. Bi amel olmuşsum. Sabahı zor ettim. Anama da deyemiyom, biz erik yidik epey deye. Desem dövedi emme yakıda vuruveridi. Sabalan doğru okula vadım. Akıdeşlerin heşciği de benimkinden amel olmuş, saba gada yüznumaraya vamışla gelmişle. Neyse gari öğretmen derse girdi. Biz beş akıdeşi tahtaya kaldırdı. Bizim öğretmen de asabiydi ha. Hiç yüzü gülmezdi, İncigara Sileyman’ınkından. Biz birbirimize bakıyoz, nişliyelim deye. Öğretmenimizin uzun bi cetveli vadı. Aldı geldi yanımıza. –Açın bakam avuçlarınızı –dedi. Biz de açtık tabi. Diklemesine öyle bir vurdu ki aklım tepemden gitti.- Dün siz Şaşkınbakkalın bahçesinde ne yapıyordunuz bakam? diye sordu, bire yon vurduktan sonra. Ben dayakdan gurtulam deye – Erik yoluyoduk öğretmenim-dedim. Bütün akıdeşlede aynısını dedi.Cetvellen baş taraf gine geldi, başladı gine vurmaya, gine aynı soru- Dün siz Şaşgınbakkalın bahçesinde ne yapıyodunuz ?- Cevap gine aynı – Erik yoluyoduk öğretmenim- Hadi gine başa dön, yine cetvel avucumuza çaddıdak vuruluyo. Elcezlerimiz gızadı. Zaten amel olmuşsuk, gıvranıyoz garın ağrısından ölcez. Biyanda dayak. Üle on yon sıraylan cetveli yidik akıdeş biz. Öğretmen bile bizi dövmekden bıkdı. Terle boşandı adamcıkdan. Biz epey bi dayak yidik. En nihayet öğretmen bi bağırdı – Erik çaldık desenize ülen- diye. Gök gürlebba sanırsın. Biz korkudan kalgıdık gittik. Ondan sonra sıra gine başa döndü. Gine dayak,gine aynı soruyu sorunca bizde gari hemen- Erik çaldık öğretmenim – deyesiye gada- Geçin yerinize –dedi. Öyleliklen gurtulduk dayaktan . Başdan beri –Erik çaldık Şaşgınbakkalın baçasından- deyveyseydik, olan deven dayağı yimeyvecekmissik. Ee çocukluk, duramız gine okuldan sonra doğru çağla çalmaya, erik çalmaya devam”.
KÖŞE YAZILARI
27 Haziran 2011 - 17:29
VELESBİT ALCEZ
Kahvenin dışındaydı artık Moramıdın kahvenin müşterileri. İkindi çayları söylenmiş, sigaralar tellendiriliyordu. Yaka yolundan indi geldi Gadıyoranların Bekir, usul, usul. Selamını verdi oturanlara. Dip tarafta oturan Tatasızların Hilmi’nin yanına doğru yanaşdı “Hilmi, nişlebban akıdeş” dedi ve Hilmi’nin yanındaki sandalyeye oturdu.
KÖŞE YAZILARI
27 Haziran 2011 - 17:29