Buldan ve çevresinde yağmurların yağmaması veya çok yağması ile ilgili bazı davranış biçimleri vardır. Bugün itibariyle bu inanışlar devam ettiriliyor mu bilmiyoruz. Ancak geçmişte bu tür uygulamaların yapıldığına dair güçlü kanıtlar ve tanıklar var. Elbette bu inanışların doğru veya yanlış olduğunu sorgulamak bizim işimiz değil.
1. Helvacılar Mahallesi Dağderesi mevkiinde:
Kaplumbağalar arka bacaklarından birinden ip ile ağaca asılır kaplumbağa acıdan bağırınca yağmur yağmaya başlar. Buradaki inanış şudur ilkbaharda yağışlar çok az alıyorsa yani kuraklık var ise kaplumbağa bacağından asılınca Allah (cc) kaplumbağanın yakarışıyla yağmur yağdırır, rahmetini verir.
2. Tosunlar köyünde:
İlkbaharda yağmurlar çok uzun süre yağarsa tarlalardaki ekinler çürümeye başlar tarlalar bataklığa döndüğü için pamuk ekimi yapılamaz. Uzun süreli yağmurların dinmesi ve havanın günlük güneşlik olmasıyla tarlaların tavına gelmesi ve de ekinlerin çürümemesi için yapılan iş şudur koyun keçi veya sığır öldürülmeden (boğazı kesilmeden) derisi diri diri yüzülür buradaki inanış şudur hayvanın can acısıyla bağırması üzerine yağmurlar kesilir. Allah (cc) hayvanın can acısıyla bağırmasının üzerine insanları cezalandırmak için rahmetini keser.
3. BULDAN KÖYLERİNDE:
İlkbaharda yağmurlar uzun süren günlerde yağarsa ileşber (çiftçi) tarlasını zamanında süremez ekinini sebzesini zamanında dikemez. Hayvanlarını araziye çıkararak çobanlığını yapamaz, hayvanları aç kalır. Yağmurların kısa zamanda dinmesi için inanış: derince bir çukur kazılır (tahmini iki metre) bir eşek bu çukura diri diri gömülür, eşeğin toprak altında inleyerek ölmesinden dolayı yağmurlar diner. Allah (cc) rahmetini keser. Yani insanlarını yağmurunu keserek cezalandırır.
KAYNAKÇA
ALİ İHSAN ŞENÖZEN 1938
SÜLEYMAN YEŞİLDAĞ 1950
TEVFİK KENDİRLİ 1980