Fırıncıların Piri: Somuncu Baba
“Bir gün gelir, yedikleri insanların tuzağı olur” Hz. Davut A.S
FIRINLAR:
Molla Osman(Molla Hasan)’lar fırını(Sefa ekmek-Lokman İyilikçi), Hacaşı Mehmet Fırını(Çörilerin Fırını),Ekmekçi Ahmet’in Fırını, Sepet Nazmi’nin Fırını, Helvacı Kadir’in Fırını, Ekmekçi Hacının (Ahmet EMİRDAĞ)Fırını, Sepet Osman’ın Fırını(Kocapir Abdullah Fırını),Ekmekçi Mehmet-Reşat Kardeşler Fırını(hapishane bitişiği),Holla Rıza’nın Fırını(Güroluk Mahallesi),Kalaycı Ömer Fırını(Güroluk Mahallesi),Yanık Osman Fırını(Camızların Fırını-Güroluk Mahallesi),Alların Fırını(Helvacılar Mahallesi),Mehmet Ali KÜÇÜKDAĞDELEN Fırını(Helvacılar Mahallesi),TOKETLİ Salih Fırını(Bekir AK babası-Hamamdere Boğazı), Emin Hoca’nın Fırını(Abbas Camii altı), Eski Lale Fırını(Sadık KOCADOKUR’un, Abbas Camii yanı ), Şeriflerin Fırını(Kurtuluş Mahallesi), Kara yeğenler Fırını(Bursa Mahallesi-Sabuncu), Aşçı Asım Gürsoy Fırını(Yeni Mahalle-Şoför Sarı Rıfat evi altı), Aşgel Ethem fırını(Dörteylül mahallesi), Yanık Salih fırını(Çaybaşı mahallesi Nadir KESKİN evi), Çoban Ahmet Fırını(Karşıyaka mahallesi), Keyik Ethem fırını(Karşıyaka mahallesi), Kazak Habip fırını (Yenimahalle- Gedik Ahmet evi yanı), Ömer Süren fırını(Yeni mahalle), Mehmet Çavuş ve Ahmet Çavuş kardeşler fırını(süren ailesi dedeleri, Çarşı Camii yanında, Mestan Şükrü’nün mağazasının olduğu dükkan, şu anda yolcu peynir dükkanı), Güzelleştirme fırını, Belediye hamam fırını, Belediye simit-pide fırını, Kızılay pide fırını, Halkevi pide fırını, Çarşı simit fırını, Yeni Lale fırını, Karşıyaka Ahmet Kaval simit pide fırını, Meydan pide fırını, Azgın Kasım pide fırını, Yayla pide fırını, Garaj pide fırını Pamukkale ekmek fırını, Erkaraca ekmek fırını, Buldan ekmek fırını, Yenicekent belediye ekmek fırını.
FIRINCILAR
Mehmet Çavuş ve Ahmet Çavuş Kardeşler(Süren ailesi dedeleri), Sepet Nazmi, Sepet Osman, Yanık Osman, Kanat Kazım, Molla Osman, Molla Osman’ın Ruhi, Hocaşı Mehmet ÇÖNOĞLU, Ekmekçi Ahmet Çakmak, Ekmekçi Mehmet Çakmak ve Reşat Çakmak kardeşler, Ekmekçi Hacı(Mehmet EMİRDAĞ), Ekmekçi Abdullah, Holla Rıza Alların Ali,Fırıncı Mehmet Ali KÜÇÜKDAĞDELEN ve oğlu Nafiz,Barut Ali,Barut Rıfat, Kocapir Sadık KOCADOKUR(oğlanları Ali ve Kadir KOCADOKUR) torunları,Şerif'lerin Habip, Karayeğen Kadir,Aşgel Ethem Ünlü,Kocapir Abdullah ve oğlu Rahmi, Çoban Ahmet ve oğlu Çoban Üsen, Ekmekçi Nadir KARACASU ve kardeşi Hilmi, Keyik Ethem ve oğlu Mehmet, Molla Osman Habip, Fırıncı Mehmet Ali...,Ali Çomuk, Ayhan Çomuk, Hamamcı Mustafa, Hamamcı Süleyman, Şerif Babacan ve oğlu Ethem, Halil Babacan, Mustafa Araç(Kartal),Selehattin Güldiken, Mustafa Güldikin, Adil Algan, Arif Ali ve oğlu Hilmi DEMİRLİOĞLU, Dilborlu Mehmet, Ezilerli Ramazan, Keretmez Yusuf, Yorgancı Osman Tuncay, Şoför Sırrı, Şoför Fatma'nın Nadir, Tarakçı Ali, Rıza Süren, Ahmet Kaval, Halil Akaner, Kannı Ahmet, Kannın Ali, Kannı Hasan Dağdelen, Selami Ülkü (Kocakız), Yaşar Ülkü(Kartal), Kannın Üsen(Duduş), Hüsnü Çelebi, Evyakan Kemal Durusoy,Arap Zeki ve abisi Selahattin,Koves Mustafa,Kürt Ramazan , Yanık Salih, Dombay Al, Kemal Özdil(Sümüklü), Gül Ali (Ali İhsan Yalçıner), Yahya Cemal, İsmail Döker , İbrahim Takmaklı, Muammer Sivrioğlu (Çöp), Muhtar Sedır Süleyman, Bekçi Bekir, Kene Orhan, Kölem Mehmet, Yaylalı Kazım, Fanti Ramazan, İzzer Durnal ve kardeşi Habİp Durnal,Efe Hikmet, Bekçibaşı Ali damadı İzzet, Ramazan Küçük, Karnıyarık Mehmet ve kardeşi Süleyman Al, Kaymak Ali(Tepeli), Mehmet Eldemir, Abdullah Uğurcu, Süleyman Uğurcu, Bayraktar Aliksa'nın İrfan, Karaahmetli'nin Adnan, Ahmet Kızıltan, Osman Karatosun, Feridun Karatosun, Hasan Mert, Şemsettin(Şemo),Salih Danışman, Muammer Danışman, Hasan Kaymakçı, Erol onat, Hafız Yahya, Karcı Kemal, Necip Koç, Emin hoca, Dilborlu Ali Çetinkaya ve oğlu Erol, Monik Hasan, Fırıncı Cengiz, Dilborlu Halil,Dilborlu Hüseyin, Mustafa Çal, Dilborlu Selahattin Araç, Ahmet Emirdağ, Hacı Ahmet Barutçuoğlu, Hulki, Gebe Ali'nin Hüsnü, Tunalı Duran'ın Süleyman, Bahri Kaymakçı, Metin Kaymakçı, Karayeğelerin Kadir, Mustafa Var (Panço) ve babası Halil Hafız,Arap İdris ve kardeşi Arap Osman, Ümmetler'in Slih, Haldan İbrahim, Tahsin Özbilgiç, Alefali Cahit, Yaşar Kanat, Pat İbrahim, Sarı Ahmet(Afyonlu), Metin Mert, Ömer Koç, Raşit Ermiş.
YENİCE FIRINCILAR: Halil Soyhan, Ünal Aydındağ, İsmail Avcı, Mehmet Ünlü, Osman Erkan.
Fırın işlerinde Hamurcu, Kürekçi ve yardımcı elemanlar vardır. Bir çuval una 500 gr tuz girer. Un içine girecek suyun kışın ılık olmasına dikkat edilir.
Maya çeşitleri: Doğal maya, Ekşi maya, Nohut mayası, Çiçek mayası.
Ekşi maya hazırlanışı: Bugün yapılan hamurdan ihtiyaç kadar yani 5-10 kg, ertesi gün un içine maya olarak hazırlanarak ayrılan hamura Eksi maya denir.
Nohut maya hazırlanışı: Rakısı boşaltılmış rakı şişesi yıkanmaz. Şişe içine dört parçaya bölünmüş nohut parçaları şişenin yarısına yakın doldurulur. Üzerine ağzına kadar kaynar su doldurulur. 12 saat veya daha kısa süre bekletilir. Şişenin ağzından köpükler taşarsa mayalanma olmuştur. Suyu süzülerek maya olarak kullanılır. Ekşi mayaya HAMUR TURUŞ da denir. Doğal maya, Nohut mayası ve Ömer otu bitkisiyle hazırlanır.
Ekmekte maya kullanmak sadece tadı için değil hazmını kolaylaştırmak için de gereklidir. Ekmeğin pişmeden önce kömür üzerine; yumurta, pekmez sürmek, çörekotu, zencefil, anason, keten tohumu, kakule, dereotu tohumu, haşhaş, susam gibi süslemeye yönelik bitkiler kullanmak hazmı kolaylaştırmaya yöneliktir. Buğday tohumunda (tanesinde) bütün vitaminler, enzimler, mikro elementler vardır.
Vücudumuzun ekmekten alması gereken faydalı unsurlar büyük oranda kabuk ile nişasta arasında toplanmıştır. Buğdayı un yaparken kabukları (kepek) eleyerek atmak, sadece ölü nişastayı kullanmak maalesef lezzet uğruna insanoğlunun bulduğu en zararlı keşiflerden biridir. Beyaz un (has un-kepek alınmış un)dan yapılan ekmek; kandaki asit oranını artırır. Vücut bu asitti kullanamaz. Dolayısıyla bu asit safra kesesi, böbrek ve mesaneye taş oluşumuna yol açar. Kılcal damarlarda daralmalara ve kasılmalara neden olur. Beyaz undan yapılmış ekmekler sıcak olarak yendiğinde, bağırsaklarda B vitamini eksikliğinin en belirgin özelliği asabileşmenin ve kansızlığın görülmesidir. Hazır mayalı ekmek pişirildikten en az 3 saat sonra yenmelidir. Mayasız yufka ekmek veya doğal mayalarla yapılmış ekmeklerin sıcak yenmesinde sakınca yoktur.
Fırında bulunan malzemeler: Un, tuz, su, kürek, hamur teknesi, ısrana, bıçak, odun(kömür, doğalgaz, elektrik vs.), terazi, Pasa, fırın ocağı, bez.
Fırınların Piri Somuncu Baba’dır. Dünyanın birçok yerinde Somuncu Baba denilen kabirler vardır. Osmanlı Döneminde yaşayan Somuncu Baba(…) Bursa’da yaşamış. Oradan İç Anadolu’ya, Aksaray’a oradan da Malatya-Darende’ye gitmiş.
Fırınlarda ekmekten başka kadayıf, tatlı maya, tahin helva da satılırdı.
Helva olarak: Çöven helvası, irmik helvası, köpük helvası satılırdı. Fırıncı helvayı kendisi yapabildiği gibi helva yapanlardan alır satardı. Genelde şehrimizde işçi olarak çalışanlar, şehrimize günübirliğine ticarete ziyarete gelenler, şehre köylerinden odun satmaya gelenler fırına giderek yiyebileceği kadar tam, yarım, çeyrek ekmek arası helva satın alarak açlıklarını giderirler. Bugünkü anlamda “tost” yerlerdi. 1970’li yıllara kadar ekmeğin gramajı bir kiloya yakındı. Dolayısıyla yarım ekmek alan kişi karnını rahatça doyuruyordu.
HATIRA
1 Mart 1980 tarihi ve günlerden perşembe. Ahmet KAVAL ve Süleyman UĞURLU ortak olmuşlar. Dörteylül mahallesindeki Aşgel Ethem’in fırınını kiralamış. İlk ekmeklerini çıkarmak için fırın ocağını yakmışlar. Hamuru yoğurmuşlar. Ekmek hamurlarını ocağa atmadan bir bilene soralım diye Bostancıların kahvehanesinden (şimdiki meydan pide fırını) Necip KOÇ’u çağırmışlar. Necip KOÇ gelmiş, elini ocağın içine uzatmış “İçerisinin sıcaklığı tamam tamam” demiş. Ortaklar da bir parça hamuru üç kürekte ocağa atmışlar. Ocağın içi normalden çok kızgın olduğu için ekmeklerin üzeri hemen kızarmış ama içleri hamur kalmış. Ocağa tekrar atmak için yarım saat beklemişler. Ocağın sıcaklığı biraz düşmüş, sonra diğer hamurları ocağa vermişler. 1985 yılı eylül ayında Aşgel Ethem’in fırınını bırakmışlar ortaklık bitmiş.
HATIRA
1955 yılı yaz mevsimi . Pamukkale’de festival yapılıyor. Fırıncı Mehmet Ali KÜÇÜKDAĞDELEN ve oğlu Nafiz, Pamukkale festivaline simit satmaya gitmişler. Kendi fırınlarında pişirdikleri yuvarlak ve uzun simitleri sandıklara yerleştirmişler. Buldan’dan festivale giden arabaya binerek Buldan simitlerini festivale gelenlere satmışlar. Fırıncı Mehmet Ali KÜÇÜKDAĞDELEN, normal zamanlarda fırında pişirdiği ekmek ve simitleri, birkaç gün satılmayanları sandığa yerleştirir. Sandığı arkasına sarınarak yaya olarak köylere gider, yumurta, buğday, un ile değiş yaparmış.
Devam edecek…