1961 yılının Ağustos-Eylül ayları. O dönemin meşhur burunlu otobüsleri ile Buldan’dan İzmir’e günde beş sefer yapıldığı fuar zamanı.
Demirci Ülkü’lerin Mercury marka burunlu otobüsünün kaptanı rahmetli Aydın Gürelme, muavini Koreli Selahattin. Patronları muavin Koreliyi çağırır ve tembih ederler. “ İzmir’e gidip gelirken indi bindi yapan yolculardan aldığın paraların hepsini ördek etme. Kağıt paralar bizim olsun. Bozuk paralar senin olsun.”
Koreli bir ay boyunca yollarda el eden biletsiz yolculara “Lütfen, varsa bozuk para verin!” diye uyarır. Bu uyarıların ona epeyce faydası olur. Fuar sezonu kapandığında bir hayli ördek parası birikmiştir. Arkadaşı “fırıncı Tutuş Üsen’i bulur.”Patronundan iki günlüğüne izin al. Seni İzmir’e götüreyim. Gezer, geliriz.”
İkisi de patronlarından iki günlüğüne izin alır ve İzmir’in yolunu tutarlar. Fuar sezonu yeni kapandığından ortalık sakinleşmiş, esnafın işi azalmıştır. Fuarda akşama kadar gezer, tozarlar. Acıktıklarında rastgele bir lokantaya girerler Siparişleri verip yemeğe koyulurlar. Bu arada yan masaya iki üçkağıtçı tip oturur. Bizimkilerin duyacağı şekilde yüksek sesle konuşmaya başlarlar. “Geçen akşam bir arkadaşın tavsiyesi üzerine Basmane’de bir otele yerleştik. İki yataklı birer oda tuttuk. Gece saat üçten sonra piyasa kadınları kapıları tıklatıyor. İsteyen kapıda yapılan pazarlıktan sonra içeri alıyor. Hovardalık yapacaksan buraya git, birader derim ben sana!” diye bir olta atarlar. Bu konuşmayı can kulağı ile dinleyen iki kafadar yan masaya selam vererek yanaşırlar. Bahsi geçen otelin tam adresini isterler. Onlardan biri “ Atın bir sakal! Söyleyelim” der. Aracıların komisyonunu verirler ve aldıkları adrese doğru giderler. Oteli bulurlar. Resepsiyon memuruna usulca “ Bize ikili yataklı iki ayrı oda lazım. Mümkünse üst katlardan olsun.” Kimliklerini gösterip, odaları tutarlar ve tekrar fuara gezmeye giderler. Gece 12 de otele dönerler. Yorgunluktan uzansalar yatağa uyuyup kalacaklar ama kapıyı birileri tıklatır diye sabaha kadar yatakların üstünde uyanık vaziyette nöbet tutarlar. Fakat ne gelen olmuştur ne de giden! Tongaya düşürüldüklerini anlamışlardır ama iş işten geçtikten sonra .
Sabah iki odanın ücretini ceplerindeki son kuruşla zorla denkleştirerek öderler. Buldan’a onları götürecek bir otobüs bulmak üzere garajın yolunu tutarlar.